Sinüzit Paranazal sinüs diye de isimlendirilen sinüs yapıları, yüz kemikleri içerisinde yerleşik 4 çift hava boşluklarıdır ve her biri, içinde bulundukları kemik yapıların isimleriyle adlandırılırlar (maksiller, etmoid, frontal ve sfenoid sinüsler). Doğumda kısmen var olan sinüsler 12-14 yaş civarlarında hemen tamamen gelişimini tamamlamış olur. Solunum havasını nemlendirme, salgı yapma, kafa kemiklerini hafifletme ve sesin rezonansına katkı verme gibi fonksiyonları vardır. Bütün sinüs boşlukları burun içine drene olur ve bu yakın ilişkiden dolayı sinüs enfeksiyonları, aynı anda hem burun mukozasını hem de sinüs mukozasını ilgilendirdiği için, genelde rinosinüzit şeklinde adlandırılırlar.
Sinüs enfeksiyonları akut, subakut ve kronik sinüzit olarak sınıflandırılır. Akut sinüzit, ani başlayan, dört haftadan daha kısa sürede tamamen iyileşen sinüzitlerdir. Subakut sinüzit terimi 4-12 hafta süreyle devam eden sinüzitler için kullanılır. On iki haftadan daha uzun süren sinüzitlere ise kronik sinüzit adı verilmektedir.
Sinüzit oluşumunu kolaylaştıran sebepler nelerdir?
Burun içinden nefes alışverişini bozan veya sinüslerin havalanmasını engelleyen bir takım yapısal veya fonksiyonel patolojiler sinüzit oluşumuna neden olabilmektedir. Bunlar; burun içi kemik eğrilikleri, burun içinde polip oluşumu, alt burun eti büyümeleri, orta burun etindeki anatomik bozukluklar, tümörler ve burun içi mukozada ödem oluşturan hastalıklardır (viral üst solunum yolu enfeksiyonları, alerjik rinit, gebelik ve hormonal bozukluklar gibi). Bu gibi durumlarda sinüs drenajı bozulur ve sonrasında bakteriyel çoğalma için uygun bir zemin hazırlayarak sinüziti başlatır. Bakteriyel sebeplerin dışında, daha çok kronik sinüzit durumlarında oluşan mantar sinüzitleri de vardır. Bunlar özellikle diyabet ve bağışıklık sistemi yetersiz hastalarda görülür ve bazen ağır enfeksiyonlar şeklinde karşımıza çıkarlar.
Sinüzit belirtileri nelerdir?
Hastalar en sık baş ağrısı, burun tıkanıklığı, burun ön taraftan ve genizden akıntı şikayetleri tarifler. Ayrıca ağız kokusu, öksürük, kulağa vuran ağrı, diş ağrısı, ateş, koku duyusunda azalma veya kaybolma, halsizlik ve yorgunluk gibi belirtiler de görülebilir. Kronik sinüzit hastaları bu şikayetleri genellikle daha hafif olarak yaşarlar.
Baş ağrısının yeri, hangi sinüsün etkilendiğine bağlı olarak değişebilir. Genellikle yanaklarda, alında, gözler arasında veya arkasında ve üst dişlerde ağrı şeklinde görülür. Akıntının rengi sarı-yeşile döner ve koyulaşırsa muhtemel bakteriyel enfeksiyon gelişmiş demektir.
Sinüzit teşhisi nasıl konulur?
Burnun endoskopik olarak muayenesi sırasında iltihabi akıntıların gözlenmesi sinüzit açısından en önemli bulgudur. Yine bu muayene sırasında sinüziti kolaylaştıran anatomik sorunlar, burunda polip, tümör veya mantar enfeksiyonları, alerjiye bağlı değişiklikler de saptanabilir. Bazen yüzde ödem, boyun lenf bezlerinde büyümeler, ağız boğaz muayenesi sırasında farenjit ve geniz akıntısı da hastalığa eşlik edebilir.
Hastalığın tespitinde geçmişte sık olarak kullanılan düz röntgen grafileri (Waters, Caldwell ve yan kafa grafileri gibi) günümüzde eskisi kadar yaygın kullanılmamaktadır. Eğer muayene bulgularımız yeterince mevcut ise doğrudan ilaç tedavisine geçmek, tedaviye cevap olmadığı durumlarda ya da sinüzite ait komplikasyonların oluşumu ve tümör varlığını düşündüren bulgular olduğunda öncelikle sinüs tomografisi ile problemi daha detaylı olarak ortaya koymak gerekir.
Şekil 1 Sfenoid sinüzit Şekil 2 Maksiller sinüzit
Sinüzit tedavisi nasıl yapılmalıdır?
Sinüzitlerin ilaçla tedavisinde antibiyotikler en önemli yeri tutar. Buna ilave olarak burun ve sinüs içi mukozalarda ödem çözücü etki yapan ve lokal olarak (sprey veya damla şeklinde) burun içinden yada tablet şeklinde ağızdan verilen ilaçlar (dekonjestanlar, kortizon gibi) kullanılabilir. Burun akıntılarını temizlemek için deniz suyu spreyleri ve serum fizyolojik gibi yıkama solüsyonları oldukça faydalıdır. Ayrıca ihtiyaç durumunda ağrı kesiciler de verilebilir. Komplikasyonsuz sinüzitlerde antibiyotik tedavi süresi 10-14 gün sürmelidir.
İlaç tedavisine dirençli sinüzitlerde ve yineleyen akut sinüzit ataklarında cerrahi ile sinüslerin havalanmasını sağlamaya dönük girişimler yapılması gerekir. Cerrahide amaç, sinüslerin boşaldığı deliklerde tıkanmaya sebep olabilecek anatomik (kemik eğrilikleri ve burun eti sorunları gibi) veya patolojik sorunların ( patolojik sinüs hücreleri, burun polipleri, iyi veya kötü huylu tümörler vs) ortadan kaldırılmasıdır. Bu amaçla uygulanan fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisinde (FESC) %90’a varan başarılı sonuçlar elde edilmektedir.
Sinüslerde ciddi ve hayatı tehdit edici mantar enfeksiyonlarının varlığında, sinüs tümörlerinde, sinüzite bağlı komplikasyon gelişmesi durumunda (göz çevresinde apse oluşumu, beyin apsesi, menenjit gelişimi gibi), tedavi ile gerilemeyen burun içi poliplerin varlığında cerrahi tedavinin zarureti oldukça artar.
Sinüzit enfeksiyonuna bağlı ne gibi komplikasyonlar oluşabilir?
Sinüzit çok sık karşılaşılan bir hastalıktır ve etkili antibiyotik tedavileri ve gerektiğinde yapılan cerrahi girişimlerle (FESC) kolaylıkla tedavi edilebilmektedir. Ancak yeterli tedavi edilmemiş sinüzitlerin nadiren de olsa ölümcül komplikasyonlara yol açabileceği akılda tutulmalıdır. Bu komplikasyonlar genellikle sinüslerin yakın komşu olduğu yapıları ilgilendirir. Etraf kemik dokuda iltihap (osteomiyelit), bazen görme kaybına kadar gidebilen göz çevresinde ödem ve göz apsesi, menenjit ve beyin apsesi gibi hayati komplikasyonların erkenden tespit edilip tedavi edilmesi gerekir.
Fonksiyonel Endoskopik Sinüs Cerrahisi nedir ve nasıl uygulanır?
Sinüs hastalıklarının ameliyat ile tedavisinde kullanılan en güncel yöntem fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisidir (FESC). Dışarıdan herhangi bir kesi yapılmaksızın burun içinden kullanılan endoskoplar vasıtasıyla operasyon gerçekleştirilir. Bu yöntem sadece sinüzitlerin tedavisi için değil aynı zamanda sinüs tümörleri, beyin omurilik sıvısı kaçaklarının tamiri, tıkalı göz yaşı kanallarının açılması ve hipofiz bezi tümörlerinin cerrahi tedavisi için de kullanılmaktadır. Sinüs boşlukları anatomik olarak çok önemli yapılara komşudur ve beyin dokusu, gözler, görme siniri, şah damarı bunlardan bazılarıdır. Bu kritik yapılara komuşuluktan dolayı fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi tecrübeli kulak burun boğaz hekimleri tarafından yapılmalıdır.
Endoskopik sinüs cerrahisi lokal veya genel anestezi altında yapılabilir. Hasta ve hekim konforu açısından genel anestezi daha tercih edilir bir yöntemdir. Bu ameliyatla kronik sinüzitli hastalarda iltihaplı ve polipli dokuların temizlenmesi, sinüslerin burna açılma deliklerindeki tıkanıklıkların giderilmesi, sinüs ve burun etlerindeki anatomik sorunların düzeltilmesi gibi işlemler yapılmaktadır. Operasyon süresi yapılacak işlemlerin boyutuna göre 15 dakikadan 3 saate kadar değişebilir. Ameliyat bitiminde hekimin tercihine göre değişik özellikte tamponlar yerleştirilebilir. Ameliyat sonrası burun içinde oluşabilecek kabuklanmaları azaltmak ve nefes almayı kolaylaştırmak için deniz suyu spreyleri ile yıkama yapılmalı ve nemlendiriciler kullanılmalıdır. Hasta ameliyat sonrası dönemde de iyileşme tamamlanana kadar kontrollerine devam etmelidir.
Bu ameliyatın az sayıda görülen önemli riskleri arasında burundan kanama, göz içine kanama, çift görme, şah damarına zarar verme, beyin omirilik sıvısı kaçağı ve gözyaşı kanalına travma sayılabilir. Bu risklerden dolayı daha önce de belirttiğimiz gibi tecrübeli ellerde yapılması önemlidir.