Ses bozuklukları Nelerdir?
Çocukluk çağında ses kısıklığı görülme oranı %4 ile 23 arasında değişir ve gırtlak ve ses telinin yapısal ya da fonksiyonel sorunlarına bağlı olarak oluşmaktadır. Okul dönemi çocuklarda ve erkeklerde daha fazla ses sorunu görülür. Ses bozukluğunun aile tarafından tarifi; ses kısıklığı, ses kalitesinde değişim, seste boğukluk, çatallı ses, sesin zayıf olması, ince ve tiz olması ya da seste kalınlaşma şeklindedir.
Çocukluk çağı ses bozuklukları en sık hangi sebeplerle oluşur?
Bu çağdaki ses problemlerinin çoğunluğu; çok sık veya uzun süren ağlamalar, çok yüksek sesle ve bağırarak konuşma, sert konuşma alışkanlıkları gibi hatalı kullanımlardan kaynaklanır. Yanlış ya da kötü kullanım ses tellerinde nodül (her iki ses telinde nasırlaşma), polip (ses telinde tek taraflı et büyümesi), kist, kanama odakları ve hematom oluşmasına yol açabilir.
Bunların dışında mide asit reflüsü, ses telleri ve etraf dokuların enfeksiyonu (larenjit), sistemik hastalıklar (tiroid bezi sorunları gibi), doğuştan olan sebepler (ses telleri arasında perde oluşumu-web, damarsal ses teli tümörleri-hemanjiom, ses teli felçleri-tek taraflı veya çift taraflı), iyi huylu diğer tümörler (papillomatozis gibi) ve fonksiyonel ses bozuklukları (kas gerilim disfonifisi, psikojenik bozukluklar ve puberfoni) da bir gerekçe olabilir.
Çocukluk çağı ses bozuklukları nasıl teşhis edilir?
Ses sorunu olan çocuğa yaklaşım birden çok bölümü ilgilendirir. Bu bölümler; Kulak Burun Boğaz uzmanı başta olmak üzere, konuşma-dil patoloğu, çocuk hastalıkları uzmanı, çocuk psikiyatrisi veya psikoloğu, aile içi bireyler (anne-baba başta olmak üzere) ve gerekirse diğer bölümlerdir (çocuk gastroenterolojisi, çocuk alerji birimleri gibi).
Teşhiste ilk basamak hikaye almaktır. Ses bozukluğu ile ilgili hikaye alınırken mevcut ses durumunun; çocuk üzerindeki sosyal etkisi, çevre ile iletişim sorunları, yaşam kalitesi, kişisel gelişim ve akademik faaliyetler (okul başarısı gibi) ekseninde değerlendirilmesinde fayda vardır. Ses tellerinin Kulak Burun Boğaz hekimi tarafından muayenesi teşhisin hikayeden sonraki ikinci basamağıdır. Burada tespit edilebilecek bir patolojinin varlığı tedaviye yön vermesi açısından önemlidir. Mümkünse çocuğun ses kayıtlarının alınması ve özel bir takım bilgisayar programları vasıtasıyla incelenmesi yine teşhiste yardımcı olacaktır.
KBB muayenesi sırasında ses telleri de dahil muayenenin tamamen normal olduğu bir hasta grubu da mevcuttur. Bu hastalarda anksiyete, depresyon ve kişilik bozuklukları gibi bir takım psikolojik nedenlerin ses kısıklığına yol açabileceği ve tedavi planının bu yönde oluşturulması gerektiği unutulmamalıdır.
Çocukluk çağı ses bozuklukları tedavisi nasıl olmalıdır?
Çocuklardaki ses kısıklığının tedavisi, teşhis edilen probleme göre yapılmalıdır. Ses sağlığı ve hijyeni için alınabilecek birtakım tedbirlerin aile ile birlikte ve ev ortamını da kapsayacak şekilde olması hem tedaviyi kolaylaştırır hem de hastalık tekrarlarını önler. Sebebe göre yapılacak tedavi planı içinde bazen cerrahi, bazen ilaç tedavisi, bazen psikoterapi ve çoğu zaman da ses terapisi vardır. Özellikle davranış bozukluklarına bağlı ses problemlerinde (sık ağlama, bağırarak konuşma, hırçın çocuklar vs) psikoterapi desteği sağlanmalıdır. Ses terapisi uygulamasında çocuğa, kendi sesi ve konuşma davranışlarıyla ilgili farkındalık kazandırılmaya çalışılır ve çocuğun olumsuz davranışlarını fark edip düzeltmesini sağlayacak terapi yöntemleri uygulanır.
Çocuklarda karşılaşılan en sık ses bozukluğu sebebi nodüllerdir. Nodüller her iki ses telinin ön kısımlarında ortaya çıkan simetrik şekildeki nasırlaşmalardır. Konuşma sırasında ses tellerinin tam olarak kapanmasını engellerler ve bu şekilde sesin kalitesi bozulur. Nodüllerde tedavi öncelikle ses hijyeni sağlamak, ses ve davranış terapisi (konuşma alışkanlıklarını düzeltmek için psikoterapiyi de kapsayan bir terapi bütünlüğü sağlanmalı) şeklinde olmalıdır. Cerrahi tedavi mümkün mertebe ertelenmeli ve çocuğun büyümesi ile birlikte konuşma alışkanlıklarının olumlu yönde düzelme ihtimali ve bu şekilde nodülün gerileyebileceği beklentisiyle zaman kazanılmalıdır. Diğer tedavilerin işe yaramadığı durumda son tedavi yöntemi olarak nodülün genel anestezi altında çıkarılması işlemi uygulanabilir.
Çocuk ses tellerinde polip ve kist gibi hastalıklar nodüle göre çok daha az görülür ve tedavide başlangıçta yine nodüldeki önlemlerin benzerleri alınarak sonrasında cerrahi tedavi planı yapılabilir.
Çocuklarda mide asit reflüsüne bağlı ses kısıklığı varsa öncelikle yeme alışkanlıklarının düzenlenmesi ve ilaç tedavisi düşünülmelidir.
Ses teli felçleri veya ses teli hareketlerinde zayıflık sorunu tek taraflı veya çift taraflı olarak ses telini etkileyebilir. Bunlar doğuştan olabileceği gibi doğum sırasındaki bir travmaya bağlı olarak veya doğum sonrası, kardiyolojik, nörolojik, tümöral, sebebi bilinmeyenler veya enfeksiyonlara bağlı olarak da oluşabilir. Tek taraflı veya çift taraflı olma durumuna göre oluşan şikayetler tedavi planını yönlendirir (Bakınız: Ses teli felçlerinde tedavi).
Çocukluk çağında genellikle doğuştan olan ancak sonradan ses teline yapılan birtakım cerrahi girişimler sonucu da karşımıza çıkabilen ses telinde perde oluşumu (web) çoğunlukla ses tellerinin ön 1/3’lük kısmını etkiler. Tedavisi cerrahi (lazer veya soğuk bıçak ile) olarak perdenin açılmasıdır.
Papillomatozis veya juvenil laringeal papillomatozis de denilen iyi huylu tümörler çocukluk döneminde en sık görülen tümöral lezyonlardır ve erişkinlerde görülen formuna göre daha sıkıntılıdır. Bu çocuklarda ana sorun ses kısıklığı ve kitlenin büyüyüp havayolunu daraltmasıyla gelişen solunum zorluğudur. Hastalıkta human papilloma virüs (HPV) etkendir ve laringeal papillomatoziste en sık HPV Tip 6 ve 11 tespit edilmiştir. Muayenede ses telleri üzerinde ve/veya etraf hava yollarına da uzanan karnabahar benzeri kitleler görülür. Önlem olarak çocukluk döneminde riskli HPV tipleri için aşı yapılması önerilmektedir. Cerrahi tedavide genel anestezi altında mikroskobik olarak ve LAZER kullanmak suretiyle dokunun çıkarılması işlemi uygulanır. Bu tümörler tekrarlamaya meyillidir ve birçok kez cerrahi işlem uygulamayı gerektirebilir.
Fonksiyonel ses problemlerinin tedavisinde (kas gerilim disfonisi, puberfoni, psikojenik disfoniler gibi) psikoterapi, davranış ve ses terapisi ile ses telinin çalışmasına katkı veren kasların uyumlu çalışması sağlanır. Bu grupta özellikle puberfoni (mutasyonel falsetto) üzerinde durulacaktır.
Puberfoni, özellikle erkek çocuklarda ergenlik döneminde sesin aniden kalınlaşması karşısında, kendisinde duyduğu sesi kabullenemeyip eski çocuksu sesini kullanmaya çalışmasıyla ortaya çıkar. Bu şekildeki bir ses kullanımı ses tellerinin doğal çalışma şekline aykırı olup seste tizleşme ve incelme şeklinde, aslında hiçbir ses formatına uymayan (ne çocuk, ne kız, ne erkek sesi gibi) bir şekle döner. Genellikle 11-16 yaş grubunda görülür ancak tedavi edilmediğinde daha ileri yaşlara doğru da problem devam eder ve kalıcı olabilir. Bu ses bozukluğu, zamanında düzeltilmezse çocuğun okul başarısını, psikolojisini ve yetişkinlik dönemindeki kariyer planlarını olumsuz etkiler. Bu hastaların tedavisi ses terapisi ile mümkün olmaktadır. Bu tedavide hastanın gırtlak kaslarını nasıl kullanacağı ve kendi doğal sesinin ne olması gerektiği öğretilir ve bu sesi kullanması yönünde cesaretlendirilir.