Ağız Kanseri baş boyun bölgesi kanserleri içinde gırtlak kanserlerinden sonra 2. sıklıkta görülen kanserler ağız bölgesi kanserleridir. Ağız bölgesi içine dudaklar, dil, ağız tabanı, yumuşak damak, sert damak, yanak, diş eti ve alt-üst çenenin birleşim bölgesi dahildir. Bu bölgeler içinde en sık kanser görülen alanlar dudaklar ve dildir.
Ağız kanserleri en sık kimlerde görülür ve oluşumundaki risk faktörleri nelerdir?
ağız kanseri yaş aralığı 30-40’lı yaşlardan sonra ve her iki cinsiyette de sık görülür. Tütün ürünlerinin kullanımı (sigara, tütün çiğneme, püro vs), alkol, özellikle dudak kanserlerinin oluşumda etkili olan güneş ışınlarına uzun süre maruz kalma öyküsü, kötü ağız hijyeni ve Human papilloma virus (HPV) enfeksiyonu önemli risk fakörlerindendir.
Ağız kanserl En sık hangi belirtilerle karşımıza çıkar?
Bu hastalar; ağız içinde iyileşmeyen yara, uzun süren şişlikler, beyaz (lökoplaki) veya kırmızı (eritroplaki) renkli lekelenmeler, kötü ağız kokusu, çene kemiği veya sinir tutulumu olması durumunda ağrı, kanama, çiğneme ve yutma sorunları, dişlerde sallanma, dil ve çene hareketlerinde kısıtlılık, kulağa vuran ağrı, boğazda takılma hissi ve boyunda şişlik (boyun lenf bezlerine yayılım olması durumunda) gibi şikayetlerle KBB hekimine başvururlar.
Ağız kanserl Hastalığın teşhisi nasıl konulur?
ağız kanseri nasıl anlaşılır tam bir Kulak Burun Boğaz muayenesi yapılmalıdır. Ağız boşluğunun muayenesinde; ağız içerisinde bir kitlenin varlığı ve boyutu, yüzeyden kabarık olup olmaması, boyun muayenesinde; boyun lenf bezlerinin tutulumuna bağlı boyun kitlesi olup olmadığı değerlendirilir.
Bilgisayarlı tomografi ve/veya manyetik rezonans (MR) görüntüleme kanserin büyüklüğünü, derin dokulara yayılımını, boyun lenf bezlerinin durumunu değerlendirmek için yapılmalıdır. İleri evre kanserlerde özellikle uzak yayılımları (Akciğer, kemik, beyin dokuları vs) değerlendirmek için PET (pozitron emisyon tomografi) gerekebilir.
Ağız içi veya dilde görülen bir kitleden, özellikle de bir kanser şüphesi varsa biyopsi alınmalıdır. Biyopsi lokal anestezi altında kolayca alınabilir ve sonrasında bir patoloji uzmanı tarafından incelenerek teşhis konulur.
Bu tümörlerde tedavi nasıl yapılmalıdır?
Bu tümörlerde öncelikli tedavi şekli ameliyattır. İkinci tedavi alternatifi ise ışın (radyoterapi) tedavisidir. Ancak tedavi şeklini belirlerken kanserin tipi, kanserin ağız içinde yerleştiği bölge ve yayıldığı diğer alanlar, hastanın yaş ve genel durumu da göz önüne alınmalıdır. Bazı ileri evre kanserlerde ameliyattan sonra ışın tedavisi, tedavi protokolüne eklenmelidir.
Kemoterapi (ilaç tedavisi) uygulaması ilk tercih olmamakla birlikte bazen ışın tedavisi ile beraber veya ameliyatın mümkün olmadığı durumlarda ya da ameliyat ve radyoterapi uygulanmasına rağmen kanserin kaybolmadığı veya tekrarladığı durumlarda kullanılır.
Erken evre tümörlerde boyunda lenf bezi tutulumu daha düşük olasılık olmakla beraber, tümör evresi arttıkça bu ihtimal artar. Dolayısıyla hastalığın evresi ve boyun lenf bezi tutulum durumuna göre, hastalık bölgesine yapılan tümör cerrahisine ilave olarak “boyun diseksiyonu” dediğimiz boyundaki lenf bezlerinin temizlenmesi işlemi de tedaviye ilave edilebilir.
Ağız kanserlerinde tedavi şansı nedir?
Kanserin erken evrede yakalanması her çeşit kanserde olduğu gibi oldukça önemlidir. Erken evrede yakalanan tümörler uygun tedavi şekilleriyle tedavi edildiklerinde %80’in üzerinde başarı şansı vardır. Tümörün evresi arttıkça veya boyunda lenf bezi tutulumu varlığında, tedavideki başarı şansı azalır ancak yine de iyileşme şansları yüksektir.
Ameliyat sonrası dönemde yutma ve konuşma gibi fonksiyonlar bozulur mu?
Ağız kanseri ameliyatı Erken evrede yakalanmış hastaların ameliyat sonrası yutma ve konuşma fonksiyonlarında kayıp ihtimali oldukça azdır. Ancak tümör evresi arttıkça yapılacak ameliyatın boyutları, çıkarılacak doku miktarı artar. Bu durumda oluşan boşlukları doldurmak için vücudun ağız bölgesine yakın veya uzak alanlarından dokular getirmek gerekir (flep veya greft kullanımı ile rekonstrükte etmek gibi). Bu sayede olası fonksiyon kayıpları azaltılmaya çalışılır, ancak yine de ileri evre tümör ameliyatları sonrası bu tip fonksiyonların kısmen de olsa azalması kaçınılmazdır.
Bu ameliyatlar esnasında nadiren ve genellikle ileri evre tümörlerde boğaza delik açma (trakeotomi) işlemi gerekir ki bu delik geçicidir ve bir müddet sonra kapatılır.