İşitme yoluyla algılanabilen her şey ses olarak tariflenir, dolayısıyla ses olgusu aynı zamanda iyi işiten bir kulağımızın da varlığıyla kıymet kazanmaktadır.
İnsanda ses 3 farklı sistemin bir arada çalışması ile oluşmaktadır.
- Hava moleküllerinin hareketini sağlayan akciğer sistemi
- Vibratör/Titreşim sağlayıcı sistem (Ses telleri ve bağlantılı yapılar-gırtlak)
- Rezonatör sistem (Ağız, burun ve sinüs boşlukları)
Akciğerlerimiz nefes aldığımız hava ile dolar ve kana oksijeni verip karbondioksit ile yer değiştirdikten sonra atık hava haline gelir ve tekrar aynı yolla dışarı atılır. Ses oluşumunda bu atık hava kullanılır. Atık hava daha nemli ve dışarıdaki havadan daha ağırdır. Su molekülleri nedeniyle biraz daha yoğundur. Bu hava atılırken ses tellerimiz (vokal kıvrım) arasından geçerek bu dokunun yüzey tabakasını (örtü tabakası) harekete geçirir ve bir dalga oluşumu sağlayarak rezonatör sisteme havayı düzenli bir frekans aralığında hava akımları olarak iletir. Rezonatör sistemimizdeki hareketli ve sabit yapılar bu hava hareketini şekillendirerek insana özgü sesler olarak çevreye yayılımını sağlarlar.
Ses telleri soluk borusunun en üst kısmında sağ ve solda olmak üzere iki tane yapıdır. Nefes alırken birbirlerinden uzaklaşır ve hava yolunu açar; yutkunma ve ses çıkartma sırasında birbirlerine yaklaşır ve kapanırlar. Her iki vokal kıvrım birbirine yaklaşıp arasından hava geçtiği sırada titreşim oluşarak hava akımını peryodik olarak keser ve açar. Böylelikle belirli bir frekansta ses oluşur. Bu, temel frekans olarak adlandırılmaktadır. Erkeklerde temel frekans kadınlardan ve çocuklardan daha düşüktür, bu nedenle erkek sesi daha kalındır ve ortalama 120 Hz. (105-140 Hz.) civarındadır. Kadın ve çocukların temel frekans değerleri yüksektir. Kadınlarda ortalama 210 Hz. (180-240 Hz.), çocuklarda ise yaş ve cinsiyete bağlı olarak değişmek üzere ortalama 240 Hz. civarıdır.
Ses kısıklığı nasıl oluşur ve en sık hangi ses hastalıklarını görmekteyiz?
Ses kısıklığı deyince daha çok toplumdaki bir algı olarak aklımıza ses telleri dediğimiz yapıyı ilgilendiren gırtlak bölgesinin hastalıkları akla gelir ki, aslında sesi oluşturan ve yukarıda bahsettiğimiz bu 3 farklı sistemde oluşabilecek her tür problem sesin kalitesini bozabilir. Akciğer ile ilgili hastalıklar (bronşial astım gibi), burun ile ilgili hastalıklar (alerjik rinit veya burnu tıkayan diğer sebepler) sesin kalitesini bozabilmektedir. Ancak ağırlıkla da ses tellerini ilgilendiren hastalıklar karşımıza çıkmaktadır. Ses kısıklıklarını; yapısal, nörolojik ve davranışsal olarak 3 ayrı grupta sınıflandırabiliriz:
Yapısal Ses Bozuklukları: Ses telleri üzerindeki patolojik değişiklikleri ifade eder ve bunların çoğu halk arasında yanlışlıkla nasır (nodül) olarak isimlendirilir. Gerçekte nodül şeklindeki değişimler en sık görülmekle birlikte, polip, granülom, papillom, larenjit, kist, reinke ödemi (polipoid dejenerasyon), sulkus vokalis vb adı altında geniş hastalık tanımlamaları mevcuttur ve her birine farklı tedavi yaklaşımları gerekebilmektedir. Bütün bu sayılan hastalıkları iyi huylu ses teli değişiklikleri olarak sınıflandırabiliriz.
Yapısal ses bozuklukları içinde yer alan kanser veya kansere zemin hazırlayan bir grup hastalıkta da öncü bir belirti olarak karşımıza ses kısıklığı çıkmaktadır.
Nörolojik Ses Bozuklukları: Ses teli felci (tiroid cerrahileri başta olmak üzere birçok farklı sebeplerle oluşabilir), Spazmodik disfoni (ses tellerinde titreşim bozukluğu), Parkinson hastalığına bağlı ses problemleri
Davranışsal Ses Bozuklukları: Mutasyonel Falsetto / Puberfoni (Ergenlik dönemi ve sonrasında özellikle erkek çocuklarda gelişen ince ses yapısı), Kas Gerilim Disfonisi (Gerginlik-stres durumlarında daha belirgin ses kısıklıkları), Konversiyon Afonisi (psikolojik kökenli ses kısıklıkları)
Ses bozuklukları nasıl tanınır?
Ses problemlerinin tanısal değerlendirilmesinde esas; ses bozukluğunu oluşturan birtakım sebepleri ortaya çıkarmak ve elde ettiğimiz bulgular ışığında her hastaya ve hastalığına göre bir tedavi planı oluşturmaktır. Ses hastalıklarının tanısı için gırtlağın yapısı ve çalışma sistemi hakkında bilgi sahibi olmak, hangi hastalıkların sesi nasıl etkilediğini bilmek gerekir. Ses kısıklığı hastada kendini ses yorgunluğu, nefesli ses, ses aralığının azalması, afoni (sesin tamamen kaybı), ses perdesinde bozukluk, titreme, ağrı ve zorlanma şeklinde gösterebilir.
Ses bozukluklarının nedenleri yukarıda da belirtildiği gibi çok çeşitli olabilir ve bazen birden fazla neden de sesin bozulmasına katkıda bulunabilir. Bu hastaların incelenmesinde KBB tarafından yapılacak videolaringoskopik muayene, stroboskopik değerlendirme, aerodinamik ve akustik ses analizleri gibi objektif yöntemler, yine KBB hekimi tarafından yapılan algısal değerlendirmeler ve hastanın kendisi tarafından yapılan sübjektif değerlendirmeler kullanılmaktadır.
Ses hastalıkları tedavisi nasıl olmalıdır?
Ses hijyeninin sağlanması, aslında bütün ses problemlerinin düzeltilmesine olumlu anlamda katkı sağlayacak bir öneriler paketidir. Ses tellerini ilgilendiren çoğu hastalıkta hastalığın özelliğine uygun ve ilgili uzmanlar tarafından ses terapisi yapılması birçok problemi geri döndürebilir. Yine birçok hastalıkta mikrolaringeal cerrahi girişimler dediğimiz yöntemlerle o bölgedeki problemli yapıyı ortadan kaldırarak sesin eski gücüne kavuşmasını sağlayabiliriz. Ancak burada ses terapisi, özellikle nodül gibi problemlerin tekrar oluşumunu önlemek açısından çok önemlidir.
Ses hastalıkları hijyeni nedir ve nelere dikkat edilmelidir?
Ses hijyeni yani bakımı, ses terapisinin önemli bir bölümünü oluşturur. Sesin kalitesini arttırmak için ses telleri dokusunun korunmasına ve suistimalli davranışlardan kaçınmaya yönelik düzenlemeleri içerir. Sigara kullanımının yasaklanması; günde ortalama 2 litre su tüketilmesi; yaşanılan ortamda yeterli nemliliğin sağlanması; reflü şikayet ve bulguları varsa antireflü tedavilerin kullanılması; baharatlı, yağlı, asitli yiyecek ve içecekler, çay ve kahve tüketiminin sınırlandırılması; sık boğaz temizleme alışkanlıklarını terketmek; bağırmaktan, çığlık atmaktan, sesli tezahürattan ve yüksek sesle konuşmaktan kaçınmak ses hijyeni için dikkat edilmesi gereken davranışlardır. Ayrıca stres, gerginlik, uykusuzluk, düzensiz çalışma saatleri gibi durumlar da ses kalitesini olumsuz yönde etkileyen faktörlerdir.
Ses hastalıkları terapisinde amaç nedir?
Her ne kadar hastaya özgü amaçlar belirlense de, ses terapisinin genel amacı hasta için mümkün olan en iyi sesin üretilmesini sağlamaktır. Hastanın ses bozukluğu yaşamadan önceki sesini bilmek ve kıyaslama yapabilmek her zaman mümkün değildir. Terapiyle sesin; hastanın cinsiyetine, yaşına ve sosyal statüsüne uygun olması hedeflenmektedir. Ses terapisi için birçok farklı teknik tanımlanmış olsa da tekniği ne olursa olsun amaç; hastanın sesini daha etkili nasıl kullanabileceği ve tekrar ses bozukluğu ya da patoloji oluşmasının nasıl engelleneceği konusunda hastayı eğitmektir.
Ses hastalıkları ameliyatla düzeltilmesi nasıl olmaktadır?
Ses bozukluklarının düzeltilmesi için yapılan ameliyatlar ses cerrahisi, fonocerrahi veya mikrolaringeal cerrahi olarak adlandırılmaktadır. Bu tip cerrahilerde amaç ses tellerinin gerginlik, şekil ve fonksiyonunun düzeltilmesi, ses tellerindeki patolojik dokuların çıkarılması, gırtlak yapısındaki deformite veya anormalliklerin düzeltilmesi, ses tellerine dolgu yapma (yağ enjeksiyonu ve hyalüronik asit enjeksiyonu gibi) veya botox uygulama şeklinde olabilir. Hastalığın tipine göre bu yöntemlerden bir veya birkaçı tercih edilmektedir.